Ben Her Bahar Aşık Olurum: Bir Sezen Aksu Şarkısı

WrItten by:

 

Cemre çoktan düştü ve bahar geldi. Güneşin sıcaklığı, kuşların cıvıltısı, parklarda, bahçelerde yuvarlanmalar; evet işte benim mevsimim. Her bahar geldiğinde Sezen Aksu’nun “Ben Her Bahar Aşık Olurum“, Sertap Erener’in “Bahar Geldiğinde mi Ben Böyle Olurum Yoksa Böyle Olduğumda mı Gelir Bahar?” bir de “Dağlarına Bahar Gelmiş Memleketimin” şarkıları sürekli kulaklarımda çalar durur. İçim kıpır kıpır olur, arkadaşlarımla buluşuruz, piknikler yaparız, tatile çıkarız. Bir de aşık olurum. Sonra tekrar tekrar olurum hiç usanmadan. Uyanır uyanmaz camımı açar dakikalarca gökyüzünü, ağaçları, dışarıyı seyrederim. Havayı içime çeker ve akciğerlerime dolduğunu hissederim. Güneşin sıcaklığına, gökyüzüne, ağaçlara, doğaya aşığım ben.

 

 

Baharın gelmesiyle beraber genellikle insanlar daha olumlu düşünüp daha enerjik oluyorlar, daha fazla dışarda zaman geçiriyorlar bu da haliyle insanlarla etkileşime girmeyi artırıyor. Tabi ki hormonları da unutmamak gerek. Serotonin ve dopamin artışı oluyor, östrojen ve testesteron seviyelerinde değişiklikler oluyor, stres hormonu olarak da bilinen kortizol seviyesinde düşüş meydana geliyor. “Ben her bahar aşık olurum” şarkısında da dediği gibi baharın gelmesiyle beraber bireylerin birbirlerine aşık olma ihtimalleri artabiliyor. Hatta kediler bile mart ayında aşk yaşıyorlar:).

 

 

Aşk nedirli soruları kendimize sormuşuzdur mutlaka. Açıkçası benim henüz bu soruya net bir cevabım yok. Eğer sizin
varsa E-mail adresimden bana cevaplarınızı yazabilirsiniz:)). Prof. Dr. Doğan Şahin hocama aşk nedir sizce diye sorduğumda; “Bence aşk karmaşık bir dinamikler bileşkesi. İçinde bağlılık da var, idealizasyon da var, tutku ve
cinsellik de var, saygı da var, özerklik de var. Ama insanlar genellikle tek bir tanesinin olduğu şeyi aşk sanıyor.” cevabını vermişti. Son zamanlarda aşka eskisi gibi duygusal yaklaşmıyorum. Birtakım hormonlarımızın etkisi, geçmişteki travmalarımız, patolojilerimizin uyumluluğu, evrimsel temeller gibi olayların yol açtığı bilimsel gerçekler gibi geliyor
aşk bana. Ama bazen bu gerçekleri inkar ederken buluyorum kendimi. Hayır diyorum bu çok bambaşka bir şey. Bazen
tamamen hazırlıksız yakalanıyoruz, bir bakışta buluyoruz aşk dediğimiz şeyi bazen birkaç kelimelik cümlelerde. Bazen
bizi mutluluktan havalara uçururken bazen de derin bir hüzne itebiliyor.

 

 

2 yıl önce 8 yaşındaki yeğenimle biraz aşk hakkında konuşmuştuk. İlk kez deneyimlediği aşkı uzun uzun anlatmıştı ve
son olarak bana kurduğu cümle: “teyzeciğim aşk o kadar güzelmiş ki ömür boyu onun fotoğrafını günlüğümde saklayacağım” demişti. (şu an başka birine aşık olmuş ama olsun:)) Yeri, zamanı ve yaşı yok aslında aşkın. Yaşar’ın şarkısında dediği gibi; kimi 25’inde kimi bilmem kaçında.

 

Son olarak Orhan Veli’nin dert olarak da nitelendirdiği şiirle yazımın sonlarına geleyim:
“Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.”

 

Olumlu deneyimlerimizin yanında olumsuzlar da olsa bazen üzse de; aşk güzel bir şey.

 

Şarkıda da söylüyor ya;

“iyi ki o kuyuya indim

iyi ki o şiiri sevdim

iyi ki sınırı aştım

iyi ki kokuna bulaştım.”

 

Aşkla ve sevgiyle kalın.

Translate »