Bağlanma Teorisi: İlişkilerin Temeli ve Gelişiminin Anahtarı

WrItten by:

Neden insanlara güvenemiyorum? Neden çok kıskancım? Yeterli ilgiyi alamıyorum, sevilmiyor muyum?Neden mesafeli ve soğuğum? Bu gibi sorularınız varsa cevabını bağlanma stillerinizde arayabilirsiniz. Peki nedir bu bağlanma?

 

 

Bağlanma, insanın doğasında yer alan ve ilişkilerimizin temelini oluşturan bir kavramdır. Bu kavram, bireyin gelişimi ve ilişkilerinin şekillenmesi açısından önemli bir etkiye sahiptir. Erken bağlanma deneyimleri; romantik ilişkileri, ebeveynliği ve sosyal ilişkileri etkileyebilir.Bağlanma ile ilgili sorunlarımızın yanıtını, İngiliz psikanalist John Bowlby’nin temelini attığı bağlanma teorisinde bulabiliriz. Yapılan araştırmalar yaşamın ilk aylarından itibaren çocuğa temel bakım veren kişi ile çocuk arasındaki ilişkinin, bireyin gelecek yaşamındaki ilişkilerinde büyük rol oynadığını ve bakım veren kişi ile kurulan bağlanma modeliyle gelecek yıllardaki ilişkilerindeki bağlanma modelinin benzer olduğunu göstermiştir.Aynı zamanda Mary Ainsworth’un “yabancı durum” deneyi gibi çalışmaları, çocukların farklı bağlanma stillerini tanımlamış ve bu stillerin ileriki yaşamlarındaki ilişkilere nasıl yansıdığını göstermiştir. Yapılan gözlemler ve çalışmalar sonucunda bağlanma 3 farklı kategoriye ayrılmıştır. Bunlar; güvenli, kaygılı ve kaçıngan bağlanmadır.

 

 

Güvenli Bağlanma:

Bireyin bakım verenleriyle tutarlı ve güvenli bir ilişki kurduğu bağlanma stilidir. Ebeveynin varlığından şüphe etmediği ve olumsuz durumlarda yanında olacağına inandığı zaman güvenli bağlanma gelişmiş olacaktır. Bu bireyler, duygusal ihtiyaçlarını karşılayacaklarına inandıkları için ilişkilerde genellikle yakınlık ve güven konusunda rahat olurlar. Yani güvenli bağlanma, sağlıklı duygusal gelişim için önemli bir temel oluşturur ve ileriki ilişkilerde güven, empati ve duygusal bağ kurma becerilerini destekler.

 

Kaygılı Bağlanma:

Bireyin, bakım verenleriyle olan ilişkilerinde tutarsızlık, endişe ve güvensizlik yaşadığı bir bağlanma stilidir. Bu bireyler, bakım verenlerinin tutarsız davranışları, duygusal ihmal yaşamaları gibi temel güvenin olmadığı için kendilerini güvensiz hissederler. Bu stile sahip bireyler, genellikle ilişkilerinde aşırı kıskançlık, ayrılma korkusu, bağımlılık ve duygusal dalgalanmalar yaşarlar. Haliyle bu durum güven ve bağ kurma becerilerini zorlaştırabilir.

 

 

Kaçıngan Bağlanma:

Bakım verenin çocuğa yeterli duygusal yakınlığı göstermediği ve ihtiyaçlarına karşılık vermediği zaman oluşan bağlanma stilidir. Kaçıngan bağlanma stiline sahip bireyler genellikle duygusal ihtiyaçlarını göstermekten kaçınırlar ve ilişkilerde bağımsızlık ve mesafe ararlar. Genellikle insanlara güvenmekte zorlandıkları için güçlü bağımsızlık duygusuyla hareket ederler. Temel inançları, başkaları güvenilir değildir ve ben kendi kendime yetebilirimdir. Samimi davranışlar sergilemezler, sergilemek istese bile içten içe hep reddedilme korkusu olduğu için bu isteği yatıştırabilirler.

 

Bağlanma aynı zamanda psikolojik ve duygusal sağlığımızı da etkiler güvenli bağlanma stili, stresle başa çıkma yeteneğini artırırken, kaygılı veya güvensiz bağlanma sitili depresyon- kaygı gibi duygusal sorunlara yol açabilir.

Sonuç olarak bağlanma teorisi, insan ilişkilerini anlamamıza yardımcı olan önemli bir teoridir. Sahip olduğumuz bağlanma stilimizin değişmesi her ne kadar zor olsa da imkânsız değildir. İlişkilerimizde daha mutlu olabilmemiz için, hangi bağlanma stiline sahip olduğumuzu bilmemizin ve kendimizi daha iyi tanımamızın faydasının olacağını düşünüyorum.

 

Kaynakça:

Heller, R. Ve Levine, A. (2018). Bağlanma-Aşkı Bulmanın ve Korumanın Bilimsel Yolları. (Çev. E. Güldemler). İstanbul: Aganta Kitap

Translate »